Siyah bir kara noktadan beyaza geçişte, grinin adlandırılmamış adıdır Siyaz.
Önceki Fotoğraf <<<<     /     >>>> Sonraki Fotoğraf



İlhan BERK; "Şiirler de bir işe yaramıyor, öyle bir toplum ki!"

6 Mayıs 1998'in Çarşamba'sı, hıdrellez gecesiydi, bu pek kimsenin umurunda olmasa da...

Siyaz'da konuğumdu o gece İlhan Berk. Dile kolay tam on yıl olmuş. "Şiirler de bir işe yaramıyor" diyen, fakat yazmaya devam eden şair ölmüş bugün.

İlhan Berk; uç ve ucu açık şiirler yazan minik şair(!) İlhan Berk, Behçet Necatigil’in tabiriyle “şiirimizin uç beyi” öldü. Neden, ölümü bu kadar ölümce(?) göze parmak sokar gibi döküyorum sözcüklere! Ölüme kılıf aramak saçmalığı yapılıyor, çoğu zaman ölüm gerçeğini "vefat", "göçmek", "hakkın rahmeti" türü süslemelere sığınmadan dillendirmek istiyor insan.

İlhan Berk, 1998 yılı Mayıs'ında Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanlığı’nın daveti üzerine gelmişti Bursa'ya. Uludağ Üniversitesi tarafından 80 yaşındaki şair İlhan Berk'e Türk edebiyatına katkılarından dolayı, fahri doktora unvanı verilmişti.

Uludağ Üniversitesi Kültür ve Sanat Şenlikleri kapsamında verilmiş olan doktora belgesini, etrafını saran gençlerle gençleşerek alan Berk, özellikle doktora öğrencisi genç hanımlara kur yapmayı da ihmal etmemişti. Kadınları severdi rahmetli, onlara yaşamı değiştirici özelliklerinden dolayı "harikulade devrimciler" demiştir. Kadın; insanın hayatını altüst eden büyük bir şey" de demişti yıllar önce.

Şenliğe davetli olan diğer sanatçı dostlarla beraber gelmişlerdi o gece Siyaz'a... Ne zor oluyor bazen geçmişin anlarına dönüş yapmak! Bellek çok zayıf, bellek nankör, kırk sopa vurulsa tık yok. Ne konuşulmuştu saatler boyu o koskoca masada?

Olmasaydı güncelerim, tutmasaydım o acele iliştirmelerimi sayfacıklara.

Yazılıyor işte... Yazılıyor bir yerlere sözcükler, tarihler kaydediliyor yaşama tanklar gibi tanık. O sözcükler ki bekleşiyorlar bulundukları kağıt aralarında, çoğu zaman ömürler yetmiyor o yazılanları anımsamaya, sırası gelmiyor ne hikmetse gelmiyor geçen zaman birkaç dize bile olsa bugüne.

Mehmet H. Doğan'ın öldüğünü de duyduğumda 2008 Şubat'ı sonuydu, anmak istemiştim yazarak bu köşede. Olmadı. Hemen ardından Mart ortasında Melih Elal'ı da kaybetmiştik, onu da yazamamıştım oysa... Bu güneymiş kısmet, üçlemek gerekmiş demek.

Temiz yüzlü pırıl yürekli Melih Elal da kansere yenilmişti. O gece, 6 Mayıs 1998 Çarşamba gününün gecesi hep beraberdik Siyaz'ın o devasa siyah masasının etrafında. İlhan Berk, Küçük İskender, Hüseyin Alemdar, Mehmet H. Doğan, Melih Elal, İhsan Üren, Serdar Ünver, Ramis Dara, Hilmi Haşal, Mustafa Durak, Esin Çakır...

1998'de sekseninde olduğuna göre, bugün doksanında öldü İlhan Berk. Dopdolu bir yaşam, bir dolu yazı çizi ve yaşanmışlık... Ayıklasın geride kalanlar, çözümlesin öğrenciler, kayda geçirsin tarihçiler; "İlhan Berk öldü."

Şimşekli Bir Gecede Eski İberik ve Ölüm Üstüne Konuşmalar

- Eylül geldi bile!
Hep anımsayacağım o sokağı

- Neden anımsar ki insan?
Bir boşluk kendini duyurmuş olmalı.
Böyle bir şey olmalı.

Sesler

- Bir çay daha?
- Hayır, teşekkür ederim.

- Hani,

bir evden acılı kadınlar çıkardı.
Söylenenlere bakılırsa denizi görmeye gidiyorlardı.
Yürüdüktü bir zaman biz de arkalarından.
Sonra o deniz çıktı. Kaldık.


İlhan Berk












YORUMLAR

Henüz yorum yazılmamıştır.


5074